akbayirfm Admin
Mesaj Sayısı : 386 Kayıt tarihi : 19/04/10
| Konu: Kevgirli Kültür Şenliği Perş. Haz. 18, 2015 7:33 am | |
| Elbistan’ın Til (Akbayır) Mahallesinde bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilenKevgirli Kültür Şenliği’ne konuşmacı olarak davet edildim. Şahsım adına bu davetten onur duydum. ve daveti yerine getirerek ailemle birlikte katıldım. Kevgirli pınarının kaynağının bulunduğu alanı şenlik yeri yapmışlardı. Öncelikle bu organizeyi gerçekleştiren kişileri özellikle kutluyorum, çünkü gördüğüm kadarı ile imkansızlıkları, imkana dönüştürerek bu şenliğin hayata geçmesini sağlamışlar. Bu şenliğe isim sahipliği yapan Kevgirli deresin ’den bahsederek başlamak istiyorum: Bu bölgede Nurhak Dağı’nın eteklerinde yer alan Til merkezine yakın dört adet kaynak bulunmakta, bunlar sıra ile KEVGİRLİ, TAS PINAR, KIRKGÖZ, DELİARIK, isimleri ile anılmaktalar. Buralardan çıkan sular birleşerek Kevgirli Deresi veya diğer adıyla TilSuyu’nu meydana getirmektedirler. Su demek, yaşam demek olduğundan yöre halkı için çok büyük önem arz etmektedir. Ancak son yıllarda bu kaynaklar sularını yeryüzünden saklamaya başlamışlar ve yörenin susuz kalmasına sebep olmuşlardır. İşte o susuzluğun ne demek olduğunu bilen bu yöre insanları, kaynaklar yeryüzüne gelince, bir daha gitmemesi için ne gerekiyorsa yapılması inancını kamuoyuyla paylaşmak için bu günleri şenlik adında dikkat çekerek, devletin el atmasını bekliyorlar.
Kevgirli Deresi (Til Suyu)
Bu kaynak suların birleşmesi ile oluşan KEVGİRLİ DERESİ, eskiden Elbistan’da Kaynarca denilen mevkide Ceyhan nehri ile buluşurdu. Hatta bazı senelerde bahar mevsiminde coşarak Elbistan İlçesi’nin merkezini sular altında bırakırdı. En son 1972 baharında bu yaramazlığı yapmıştı. Ama şimdi ne oldu? Yanlış yapılanmalar başta olmak üzere, yeraltı sularının düzensiz kullanımı sonucunda, bu güzelim dere, doğaya küstü ve sularını yeryüzünden sakladı. Yeni gelen nesilin böyle bir dereden haberi bile yoktu. Bu yıl bir ürkek çocuk edasıyla yeryüzüne teşrif etti. “Hoş geldin Kevgirli Deresi” Belki de bizlere bir kez daha fırsat tanıyarak belki de şu mesajı vermek istiyordu: “Ey insanoğlu doğa ile oynamayınız, yoksa bedeli ağır olur” Galiba bu mesajı almamız gerekiyor.
Değerli okuyucular öncelikle şunu çok bilmeliyiz; Doğa kendinden izinsiz alınan hiçbir şeyi affetmez, sabırlıdır ve zamanı geldi mi alınanları tekrar geri alır. Şöyle biraz geçmişe doğru yolculuk yaparsak şunu çok iyi görürüz ki yurdumuz bunun örnekleri ile doludur. Elbistan tarafında derenin içi şu an binalarla doldurulmuş vaziyette bulunuyor, doğa bu ne yapacağı belli olmaz, bizlere “her şeyin hayırlısı” demekten başka bir şey elimizden gelmez.
Tarihin Sisli Geçmişinde Kaybolan Höyük
Şunu çok iyi bilmeliyiz ki, Ecdadını unutanlar, kaynaksız ırmağa, köksüz ağaca benzerler. Bir çınar için toprak altındaki kökleri ne ise ve bu kökler kurudukça çınar nasıl kurumaya başlarsa, bir millet için de tarih odur. Tarihini bilen millet, kökü sağlam çınar gibidir. Zamanla eski âdet ve ananesini, yaşayış tarzını unutan, tarihini bilmeyen, ecdadının neler yapmış olduğundan haberi olmayan bir millet, kendini ayakta tutan köklerinden birkaçını kurutmuş demektir. Onun için dirki tarih okuyarak onu sulamak lâzımdır. Tarih bilimi, geçmişte meydana gelmiş olayları, farklı pencerelerden değerlendiren, fakat bu değerlendirmeleri belgelere dayandıran bir ilim dalıdır ve tarih okuyanın aklı çoğalır, ufku genişler. Sonuç olarak; tarih bütün bilimlerin anasıdır.
Höyük nedir?
Eski çağlardan kalma medeniyet kalıntılarının zamanla tabii olayların tesirinde kalarak meydana getirdiği yayvanca toprak tepe. Anadolu’da bu şekilde tepe halini almış birçok eski köy ve kasaba vardır. Bunlara halk arasında TÜNSÜ, TÜNSEK, YÖĞECİK, ÜYÜCEK, ÇEÇTEPE, TİL, TEL, PULUR gibi çeşitli adlar verilir. Bu adlar yalnız dış görünüşe bağlı olarak verilmiştir. En doğru ifade tarzı höyük denilmesidir Höyüğün büyüklüğü ve şekli, altındaki yerleşim yerlerinin uzun zaman sürüp sürmemesine bağlıdır. Yerleşim yerlerindeki hayat, asırlarca devam ettiyse, höyükler biraz daha büyük ve gösterişli olabilir. Höyükler daha çok verimli topraklarda düzlük ve ovalarda görülür. Anadolu’da yeryüzü şekillerine bağlı olarak İç, Güney ve Kuzeydoğu Anadolu’da topluluk gösterirler. Höyükler genellikle Anadolu’da denizlere yaklaştıkça azalır. Su kenarlarına yakın, verimli topraklarda, savunmaya elverişli yerlerde daha çok rastlanmaktadır.
Til Höyüğü
Bu açıklamalardan sonra, bağrında barındırdığı büyük tarihi anlatmadan geçmek olmaz diyor ve tarihin büyük mirasını siz meraklı okurlara sunuyoruyorum. Bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Til Höyüğü, Til ( Akbayır) mahallesinde Elbistan’a 15 km mesafededir. Güneyi Nurhak dağları, Kuzeyi Til ovasıdır. Kevgirli deresi kenarındadır. Tarih öncesi dönem Elbistan’da önemli bir yerleşim yeridir. Höyük civarında renkli taşlardan mozaiklere rastlanıştır. Taş aletler, obsidyen(volkanik kökenli bir cam türüdür. Keskin olduğu için eski dönemlerde ok ucu yapımında kullanılmıştır.) malzemeler bulunmuştur. Höyüğün bir kısmı yerleşimle tahrip edilmiştir. Ayrıca kültür hırsızları, tarihi yağmalamışlardır. Bütün bunlara rağmen görkemliğinden fazla bir şey kaybetmemiştir. Onun içindir Kültür Bakanlığı tarafından gönderilecek uzman kişiler tarafından yapılacak kazılar sonucunda saklı tarihin gün ışığına çıkartılmasını dört gözle bekliyoruz. [/b] | |
|